Sloganımızı hatırlıyor olabilirsiniz – dünyayı korumak hakkında olanı. Kelimeler ile, hareketlerimiz ile ve bazen ikisinin ilham verici birleşimi ile. Ama dünyayı kurtarmak zor bir iş – açıkçası şimdiye kadar kimse bu işi henüz başaramadı – insanlara nasıl güvende kalacağını öğretmek için geliştirdiğimiz planlarımızı ve çalışmalarımızı saymazsak tabi. Bu yüzden dünyayı kurtarma çalışmamız geçmiş ile ilgileniyor ve atalarımızın hatalarından ders çıkarıyor.
Örneğin, bizlerin antik dönemlerde yaşayan büyüklerimiz Ege’nin doğusunda bulunan bu küçük Santorini adasını korumayı başaramamaış – ve kimse buraya gerçekten ne olduğunu bilmiyor. Biz Kaspersky Lab olarak bu Girit döneminin gizemlerini çözmek için Akrotiri çevresinde arkeolojik kazı çalışmaları yaptık.
Geçmiş tarih
İnsanlar Thera’da (Modern Yunanistan’da Santorini) antik dönemlerden beri yaşıyor. Akrotiri’deki yaşama ait en eski bulgular MÖ 5. Yüzyılın öncelerine kadar dayanıyor. Zamanla bu küçük balıkçılık ve tarım ile uğraşılan köy muazzam bir yerleşim yeri haline geldi. İnsanlar yaklaşık 500 yıl boyunca harika bir hayat yaşadı.
Bu insanlarla beraber Thera’da yaşayan başka bir şey daha vardı, bir volkan. MÖ 2. Yüzyılın ortalarında, büyük bir volkan patlaması oldu ve bu yerleşim birimi, bugün modern arkeologlara kadar sırlarıyla beraber volkanik külün altında kaldı.
Bu köyü özel yapan şey nedir?
Thera yerleşimi Giritliler ile bağlantılı ki arkeolojik açıdan bu son derece ilginç ve önemli bir medeniyet. Girit döneminde kullanılmış bazı teknolojiler bizler tarafından birkaç yüzyıl sonra tekrar keşfedildi.
İleri teknolojilerinin yanı sıra Akrotiri medeniyetinin, kalın kül tabakası altından son derece iyi korunmuş freskler, şiirler ve mobilyalar çıktı.
Bunlara ek olarak, bu yerleşim biriminde alışık olmadığımız ve döneminin çok ötesinde mühendislik çözümleri de bulunuyor, mesela gelişmiş su tahliye sistemi ve üç katlı binalar. Hatta bu binaların ikinci katlarında tesisat sistemleri (dolayısıyla pompa sistemi) var ki bu sistem günümüzde bile bazı yerlerde yok.
Akrotiri’de yaşayanlar bilim insanlarının ilgilenmesi gereken bir miras bırakmışlar – binalarının çatıları depreme dayanıklı inşa edilmiş. Bu bize şunu gösteriyor, Akrotiri halkı eğitimli ve volkanik aktivitelere karşı gelişmiş hazırlıkları var. Yapılan kazılara göre şunu anlıyoruz, şehir birden çok defa kurulmuş.
İsimsiz şehir
Santorini keşfedilmeyi bekleyen birçok sır içeriyor. Mesela, kimse buradaki yerleşimin gerçek adını bilmiyor: hiçbir tabela, levha, yol gösteren işaret günümüze kadar gelememiş. Bizim Akrotiri dediğimiz şey, kazı alanının yakınındaki köyün ismi.
Diğer ilginç bir gerçek, kazılarda volkan patlaması yüzünden ölen kimse bulunmadı. Sanıyoruz ki volkan patlamasından önce olan bir deprem yüzünden insanlar bu yerleşim biriminden kaçabilecek yeterli zamanı bulmuş – diğer bir konu, kimse nereye gittiklerini bilmiyor. Çevrelerindeki adalara tsunami vurmuş (Girit dahil).
Akrotiri’de yapılan bu çalışmalar, bilim insanlarına bu bölgede yaşayan halkın doğal afetlerle nasıl yüzleştiğini gösterebilir. Ama maalesef, dikkat etmezsek bu tarihi yerleşim yok olabilir. Bugün Akrotiri projesinin hayatta olmasının en büyük sebebi Kaspersky Lab olarak arkeolojiye yüksek önem vermemizdir: antik kazı çalışmaları yapmak aslında karmaşık kodların arasına dalarak siber suçluların izini aramaktan pek farklı değil.
Sizlerin de bildiği gibi, çevremizdeki tehditler her gün değişiyor ve gelişiyor – ama biz Kaspersky Lab’ız, siber güvenlik daima bizim en öncelikli işimiz. Bugün yaşadığımız tehlikeler antik medeniyetlere tamamen uzak şeyler. Hükümetler insanları doğal afetten önce nasıl tahliye etmesi gerektiğini biliyor, bilim insanları volkanik faaliyetleri önceden tahmin edebiliyor ama insanlar kendilerini ve çevrelerini yok etmek için yöntemler geliştiriyor.
Geçmişi korumak, geleceği oluşturmak için önemli bir adım ve Kaspersky Lab olarak buna katkı sağladığımız için gururluyuz – örneğin, olası bir siber felakette insanları koruma yolları geliştiriyoruz.